Fotoğraf: Sezen Yalçınkaya

Sonsuz birşey istemem...

Sonsuz birşey istemem onuda bilmem çünkü olma biçimlerine bakıp derin uzun basit üstlerine salıyorum tek elimle boğulsunlar diye tüm logar kapaklarını söküp orda ölsünler diye bile değildi tüm istencim. Kimse alamaz beni oralardan ama gerektiği kadarım o gereken kadarımdan arda kalandan. İstesem giderim oraya bana geri dönüşleri olur bu yüzeyde ve düzlemde hepsini biliyorum ve hesapladım ama gideceğim en güzel yer gene kucağındayım gene bu ossuruk kokulu sözcüklerin...

Bütünlerden parça parça ayrılıp kopup barışıp gene ve yine çekerler birbirlerini herşey hepsi onlar sadece bu koca mavi topun içinde işte olan bu iterler çekerler birbirlerini ! Artık baktım son dönem şarkıları gene sanki hayat daha zormuş da biz de aman ne hoşnutsuzuz gibi yapıyoruz ya hep yaşam denilen yerde herkes acıdan kıvranıyormuş haberim yokmuş ama tanrı genede kimseyi çok fazla zorlamıyor en fazla öldürüyordu. Öğrenilmiş binlerce çaresizlik kokusu çıkıyor bedenimden alamıyorum kendimi bazen bu koltuktan çünkü çoktan adını koymuşum öğrenilmiş çaresizlik...

Bir düş sunuluyor sende istiyorsun haklısın artık hareket zamanı heyecan veriyor ilk baş bir erkeğin düşü bir kadının düşü sıralanıyor arka arkaya devam ediyor büyüyor “erk” geliyor suyun görünen yüzeyinde müthiş mutluluklar yaşanıyor derken alınlara mıhlanmış yazı beliriyor ardışık yalanlarla oluyor olmuyor ama o orda beliriyor bende bunu seziyorum. Çağlar boyu yaşam boyu an boyu küçük durumlar boyu mimikler boyu gülümsemeler boyu hiç bitmiyor hep yeni oluyormuş gibi “-miş gibi” “–muş gibi” yapmak çok önemli sirkte. Aslında ve temelde sürekli aynı kalan zaman ve yaşam alanında delirtebilirdi keskinlik iddiaları sezgilerimle gelen önceden belirlediğim görüntülerin hepsi önyargı hepsi yanlış ve hepsi doğru çıkıyor ve yine sezgilerimle gelen görüntüler içinde kaybolmamak için dik duruş çok imkansız anlayış çok gerekli yadsımamalı. Hergün benden yeni biri çıkıp artık kaç kişilerse onlar ihtiyaçlarımı yeniden düzenleyebilir gerekli gereksiz bölünmeler katagoriler yapabilir değişikliklere neden olabilirdi olasıydı ama kafes vardı genetik süreçler vardı alışkanlıklar vardı kafes zamandı adıma benden önce düzenlenmiş bir savaş vardı ve bir de süre. Ne çok savaş karşıtı vardı hepsi yaşıyorlardı imkansızdı bu sefer bundan eminim. Yok artık diğerleri adına da acı çekilmez beni hiç dinlemediler bilmiyorum artık üstüme de alınmıyorum derken üstleniyorum dışardayken birileri hepsini idealize etmeyi bırakıp hazzın kollarında soluğu alıyorum giriş-çıkış kapıları açık hoşgörülü delik deşik gri ikinci dünya savaşından kalma bir apartmandan iki farklı girişi olan bu apartmandan hızla kaçıyorum yeşil çayıra bir kadına doğru aslında.

Gene bırakıyor insan herşeyi birazcık sevmek istiyoruz yok herşey çok kötü buna da inanmıyorum zarar veriyorum karşımdakine sevgi sevilmek birazcık olsun kötü gitmesin çok az bir miktar dahi veremiyorum arının çiçekten polen toplaması gibi ne olursun sev beni ve uzaklaş bu soruyu burada kapatıyorum yaşamanı istiyorum olduğunca süreçlerin içinde tutsak olmadan.


merak ettiğim

buydu hep

kovalarken yorulduğum

en temeldeki duyguydu...




NEM