-kuruluş-
kendini kucaklamaya ezber bir suç boğdu
bu
tırnağını dudağına aşık eden
ilk es idi sanki
ki ruja kan bulaşmamış saatlere solukluydu
parmak aralarında çarşaf
akşamdan kalma bir dumanı öper kadar
boş yastık
ve kekelemeyi bile becerememiş gözler
üzerinde diş izleri olan bir bardağa kandı
yuvarlanmak
-yükseliş-
üşüyordu
yabancı bir alfabede tanıdık bir eğri
gözlerinde
pencereyle sokak arasındaki gölgeler
hiç'den korkmuş
kum kokularıyla kırılıyordu
ve yerleşik ellerim
ege'den
ki kirpiklerine değin tuzdular
güz tayları bekliyordu
yakalanmak
-fetret-
kışa yakışmadı us
üstünü başını örttü
doku ak-tı
gitmek isteyenin gidemeyişi gibi döküldü kahve
ten, duman, tüy
kar titredi
sesiz bir aşkın serserilere kuytulanışı
susuverdi şaraba
ki sokak! ayalarını öptüğüm..........
çok fena yaprak döktü
kilitlenmek
-çöküş-
bu kente gelemeyen bir trenin hüznü içimdeki
bir çay daha için
ertelenmiş intiharlar
ve talihimin arsız
yara rengi gözleri
sen.
şu doğuramadığım
susturamadığım
su damlası
ki en çok yosundan umduğum
yakalayamadığım
şiir tay
aslım topraktı oysa
ve kilitleyemediğim
göçebe dudaklarım
susamış morlar ülkesi
dahi yuvarlanışım
zaman
hangi tarih affeder ki
sininde mermere kesmiş aşkın
seviş(il)memiş dizelerini,
Ege’yi.........
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder