Fotoğraf: Sezen Yalçınkaya

The Painted Veil



Yönetmen: John Curra
Senaryo: Ron Nyswane
Oyuncular: Naomi Watts ,Edward Norton,

Yıl 1920, Londra. Üst sınıf baloların revaçta olduğu yıllar. Bu sınıfın kadınlarından Kitty, aykırı duruşu ile annesinin canını sıkmaktadır. Yuvadan uçma zamanı gelmiş hatta geçiyordur. Evlerinde düzenlenen bir baloda bir çift soğuk bakış onu aramaktadır. Dr. Fane aşkı yaşamak, bilmeden ihaneti öğrenmek için onu beklemektedir. Kitty, annesinden dolayı onunla evlenmeyi kabul eder. Sıkıcı, memnuniyetsiz, İngiliz koloni topluluğunun yaşadığı Şanghay’a giderler. Kitty kocasına aşık değildir, aşksız yaşamakta mümkün değildir. Konsolos Charles Townsend’la aralarında fırtınalı bir ilişki başlar. Dr. Fane bunu öğrenir ve her suçun bir cezası olmalı diyerek onu kolera salgının ortasına Mei-tan-fu’ya sürükler, ihanet etmemiş olsaydı, burası bir kadına göre değildi. Ama o sadakat adlı çiçeği kopararak, bunu hak etmişti.
Ölümcül salgının yayıldığı bu topraklar onlar için dönüm noktası olacaktır. Birbirlerini keşfedecekler, duygusal tuzakların kapanından kurtulmayı öğreneceklerdir. Aptallıkları, gururları ile yüzleşip, bağışlamayı, şefkati, sadakati tanımlayıp, tanıyacaklardır. Ve Kitty kocasına hatasını çok narin bir şekilde ifade edecektir: Sen beni Venedik’teki bütün müzelere sürükleyip, kanalların mucizeleri hakkında zırvalayan, iç deniz denen şeyin özelliklerini anlatan kişiydin. Çok farklıydık, ortak noktayı bulmak istemedik.
Film, müzikleriyle; Asya’nın sulak ve sıcak topraklarıyla; insanları yok eden, etlerini çeken kolera salgınıyla; manastırda ki misyoner rahibeleriyle; kopuk, soğuk, sürgün edilmiş komser yardımcısı Waddington’la; aşırı milliyetçi albay’la, karışık bir desenle dokunmuş. Hiç kimse Çin’de sebepsiz yere değildir. Hepsinin amacı vardır.
Filmin sonunda mucizelere yer vermemiş yönetmen. Ölümün serinliğini, üstümüze sindirecek kadar realist.
Naomi Watts, her zaman ki gibi çok iyi.
Edward Norton; Primal Feer, Fight Clup, Frida, Red Dragon, 25th Hour, Amerikan History X, The İllusıonıst, Italian Job, filmlerinden aşina olduğumuz bu soğuk Amerika’lı bütün elbiseleri taşıyacak kadar usta olduğunu ispatlıyor.


Emine Yalçın

Hiç yorum yok: