Fotoğraf: Sezen Yalçınkaya

Kafasız Adam

Tam çıkacaktı ki evden,masanın üzerine bıraktığı kafasını aldı koltuğunun altına,bir zamanlar hiç kullanmadığı beyninin şimdi kurtçukların meskeni olduğunu görünce üzülür gibi oldu ama hemen geçti gitti gri bulutlar..Kapıyı ardından kapatırken birkaç kurtçuk intihar etmek için attılar kendilerini evlerinin camından,biri sağ gözden diğeri dilin tam altından..sinekler misafir olurdu onlara,saçları sapasağlamdı zaten saç çürümezdi,küçük haşereler o ormanda pikniğe giderlerdi..Boş dimanın esintisinde oturur,arada sırada cereyan eden cümleleri dinlerlerdi..Değneğiyle yol ararken üstün yaratık insan,gelen tık tık sesleri arasında uyuturlardı larvalarında ki bebeklerini..Eve dönüp kafasını masanın üstüne bıraktığında,kurtçuklar uykuya dalardı..Ey kafasız adam,herkes seni över,bu adam seni yazar,oysa ki bu adamı kimse yazmadı bu zamana kadar.. 


İÇ İÇE BENDEN KARA

Aynaya bile itiraf edemeyip
Uğruna kendimizi paraladığımız
Dört tarafı
Tende can kesiği
-e hâli ona
Yöneliş
Dikiş tutmaz kafada
Bit yeniği
Boğulasıya bağırma isteği
Sağanak sağanak içimize
Sesimiz kısılana kadar sustuğumuz
Gözde kan çanağı
Alçılı düşüncelerimiz

Olmasa olur muydu bu gömleğimizdeki nar lekesi
Ama
Aklımdakiler de neyin nesi
Bu kuşluk vakti