Fotoğraf: Sezen Yalçınkaya

bilinçli bilinçsizlik, bilincin bilinçsizliği ya da godspeed you! black emperor




kişisel bir müzik yazısı olacak bu ama şunları yazmadan önce anladım ki daha geniş bir yazı olacak bu da doğal aslında çünkü müzikten bahsediyoruz... şarkılarını dinleyeceğimiz grubun adı godspeed you! black emperor ama yazı boyunca her seferinde bu uzun ismi anmamak için bir kısaltma kullanacağım ve grubumuza gy!be diyeceğim... bu arada grubun adının çok uzun olduğunu düşünenler için belirteyim gy!be' nin şarkıları adlarından çok çok daha çok uzundur : ) şimdi yazının başında anahtarlarımızı veriyorum ki sonra yazı okundukça aramızda bir anlaşılamama sorunu olmasın... aslında grup hakkında yazı yazmak için tüm şarkılarını dinlemek istiyordum yani bir konu hakkında söz söyleme etiği biraz buna bağlıdır gibi geliyor bana, öte yandan şöyle düşündüm ki bir tek şarkının bile hatta bir şarkının bir notasının, bir tek cümlesinin bile milyar tane hikayesi yazılabilir böyle düşününce de elimde gerekenden daha fazlası olduğunu düşündüm ve yazmaya başladım böylelikle... elimde gy!be ' ye ait dokuz şarkı var ( sleep - static - storm - east hastings - moya - providence - antennas to heaven - rockets fall on rocket falls - blaise bailey finnegan III ) ve grup elemanlarının o güzelim fotoğrafları ve yarım bir ingilizcem de var ama grubumuzu dinlerken ya da onlar hakkında duyumsadıklarımı size dile getirirken bu yarım ingilizceyi göz ardı edeceğim, ya da baktınız ki çok gerekti ben sizin için bir parantez açıp orda bu yarım ingilizcemle size yardımcı olmaya çalışacağım, böylelikle "ingilizce bilmiyorum ben bu grubun adının anlamını bilemedim şarkılarını dinlesem hiç bir şey anlamam" gibi agresifliklerin de önünü kesmiş olayım çünkü şu anda ben de ingilizce bilmiyorum... ee şimdi o zaman aynı dilde konuşabiliriz...


kara büyücü
hani hatrınız gereği önce gy!bemiz hakkında biraz -benim de başka kaynaklardan edindiğim- teknik bilgiler vereyim 1976 yılında Mitsuo Yanagimachi isimli bir japon sinemacımız, the black emperos olarak bilinen motorsiklet çetesini anlatan siyah beyaz belgesel bir film çekiyor. filmin orijinal adı da goddo supiido yuu burakku emparaa ve filmin adı sonuç olarak ingilizceye godspeed you! black emperor olarak çevriliyor ve bu belgesel filmin adı da kanadalı grubumuza ilham kaynağı oluyor. burda, bu belgeselin grubumuza neden ilham kaynağı olduğunun anlaşılmasını sağlayacak bir de ayrıntı vereyim mitsuo yanagimachi 'nin bu siyah beyaz belgesel filmini merak edip izleyenler görecekler ki bu filmde japon rock şarkılarından da örnekler bulunuyor. buradan gy!be dinlerken neden bazen donacak kadar üşüdüğümüzü de anlayabiliriz çünkü grubumuz kanadalı ayrıca şu sonucu da edinebiliriz buradan gy!bemiz de bizim gibi filmleri ve rock müziği seviyor : ) belki de bu yüzden film gibi müzikler yapıyor... burda bir ayrıntı daha vereyim gy!be' nin bizim listemizde bulunan şarkılarından birinin east hastings, 28 days later filmine de ilham kaynağı olmuş ve filmde de bu şarkının bir parçası kullanılmıştır, yani öyleymiş... ilham doğurucu gy!bemiz bizim...
şimdi teknik bilgilerimize devam edelim.... grubumuz 1994 yılında üç kişi tarafından doğuyor ve grubumuza godspeed you! black emperor (yolun açık olsun! kara imparator) adı veriliyor. şimdi, dikkatinizi çektiyse grubumuzun adında bir de ünlem işareti var. Meraklıları için bu ünlem işaretine dair de küçük bir ayrıntı vereyim, bu ünlem işareti daha önce grup adının sonunda yer alıyormuş yani şöyleymiş godspeed you black emperor! bu ünlem işareti daha sonra ortaya alınmış, okuduklarımdan anladığım kadarıyla da grubun sadece son albümü ünlemin yer değiştirdiği yeni adıyla çıkıyor... yani ünlem işareti üç albümden sonra değiştirilmiş ama "yolun açık olsun"a vurgu yapılmasından sonra sadece bir albüm yola çıkabilmiş... nerde kalmıştık, evet grubumuz kanada'nın montreal kentinde kuruldu, grup kuruluyor ama ilk albüme kadar grupta eleman değişikleri yaşanıyor, sürekli değişen ve artan grup elemanı sayısı bir defasında yirmi kişiye bile ulaşıyor ve son olarak da dokuz kişiyle yollarına devam ediyorlar. ilk albümleri 1994 yılında kaset olarak çıkıyor ve bu kaset sadece 33 adet basılıyor... işin ilginç yani grup bu ilk demoyu tekrar yayınlamıyor, yani yeryüzünde bu 33 şanslı kişinin dışında bu ilk demoyu dinleyen ya da dinleyebilecek olan kimse yok... şimdi, albüm konusuna gelebildiğimize göre grubumuzun albüm listesini aşağıya kopyala yapıştır yapacak olursam albümlerinin adları ve çıkış tarihleri sırasıyla şöyle:
1) All Lights f**ked On The Hairy Amp Drooling - Demo [1994]
2) 'F#A#oo' [1997 - 1998]
3) Slow Riot For New Zero Canada - E. P. [1999]
4) Lift Your Skinny Fists Like Antennas To Heaven [2000]
5) Yanqui U. X. O. [2002]
tabi bu kadar uzun olan grubumuz sadece albüm çıkarmakla kalmıyor ve birçok yan çalışma da yapıyor ben bunlardan en önemlilerden ikisini vereyim fly pan am, a silver mt. zion. diğer projelerini burada vermiyorum ve merak edecek olan arkadaşlarımızın merak seviyesine bırakıyorum ya da şimdi burada bir nefes alalım, bende bir açıklama yapayım, bu yazıda albümlerin sadece isimlerini vereceğim, ama gy!be' nin ilgili albümleriyle ve grup elemanlarıyla ilgili daha ayrıntılı bir başka yazı daha yazmak istiyorum, ve bu ayrıntıları bu öteki yazıya bırakıyorum...

21. yüzyılın korkulu rüyası
şimdi birazdan geleceğim gy!be' nin nasıl dinlenildiğine ama gy!be' den doğrudan söz etmeden önce onların yaptığı müziğin anlaşılabilmesi açısından seneler önce olmuş bir olayı anlatacağım size... seneler önce bir arkadaşım psikiyatriste gidiyor, psikiyatristi de bu arkadaşımıza rüyalarını ertesi gün uyandığında bir günceye kaydetmesini ve kendisine getirmesini istiyor... arkadaş bana bunu söylediğinde ben şöyle bir ürpermiştim, çünkü kendi üzerime alınmıştım, şimdi ben bir gece rüya görsem ve ertesi gün oturup bunları yazmaya çalışsam ne hissederim diye düşünmüştüm... dondurucu soğuklukta bir suda saatlarce çırılçıplak beklemek gibi ( gy!be' nin şarkılarını dinlemek gibi ) yapabilir miydim, yok yapamazdım, o zaman bu kadar sıcakkanlı değildim henüz, üstelik suya girsem gitmek istediğim derinlik boyumu aşardı bunun da farkındaydım, şöyle ki çok bir derinlik gerektiren bir eylemdi bu ve ben henüz kısacıktım, soğuk sulara yazlıklarımdan göz süzüyordum öyle... her neyse şimdi bu olaydan söz etme nedenime gelelim, rüyalar dedik rüyalarımız diyeceğim şimdi de, rüyalarımız bizim bilinçaltımızın kağıt gemileri yani böyle bakalım onlar kağıt gemiler ve onların üzerinde bizim aklımızdan doğan bir sürü karalama işareti var ama o işaretlere, karalamalara baktığımızda, o yazıları okumaya çalıştığımızda hiçbir anlamları yok ya da aslında bize öyle geliyor yani anlamları var aslında ama biz onları görmemeyi, okuyamamayı seçiyoruz yani reddediyoruz... ertesi gün uyandığımızda net bir şekilde hatırladığımız rüyalar o karalamalarımızdan okuyabildiklerimiz ( okumak istediklerimiz ) oluyor, okuyamadığımız öteki gemiler sularda öyle belirsiz ve sır vermez devam ediyor yol almaya ama hala bizdeler, aklımızın içinde bir yerdeler başka bir deyişle bilinçaltımızdalar...
rüyalarımızın bilinçaltımızdan doğduklarını söyleyebiliriz... bunun dışında uyumadığımız zamanları düşünelim yani diyelim sabahleyin uyanıyoruz geceyarısına kadar ayaktayız hani işte o uyanık olduğumuz zaman parçalarında da bilincimizin yanında bir de bilinçaltımız var yaşayan ve bilinçaltımız genellikle karanlıktır, bulanıktır, aslında karanlıkta bırakılır, bulanık bırakılır demek daha doğru olur... peki bilinçaltımızı neden karanlıkta bırakıyoruz ve kafamızın içinde durmadan bir bulanıklık taşımamıza rağmen neden bu bulanıklığı netleştirmeye çalışmıyor ya da o karanlığı aydınlatmaya çalışmıyoruz da onları olduğu gibi kabullenmeyi seçiyoruz... bunun nedeni sınırlarla ve netliklerle örülü kesin çizgileri olan bir dünyada yaşıyor olmamız, şu yazdıklarım ve birazdan yazacaklarım bu yüzden sizi rahatsız da edecek tıpkı gy!be' nin yapmak istediği gibi ve hazırsanız okumaya ve dinlemeye devam edin yoksa başka bir zaman okumanızı ya da dinlemenizi öneriyorum bünyeniz hazır değilse diyerek bilinçaltımızın kapılarını açıyorum...



gy!be bizim için uykuya yatmış ve rüya görüyor, bizim için bir bilinç yaratmış ve o bilinçaltını görüyor, ben ilk kez "sleep" ismindeki şarkılarını dinledim ve "sleep" uyku demek ya, dedim ki bu nasıl huzursuz bir uyku böyle... sonra dinlemeye devam ettikçe "hımm" dedim bu şarkı rüya gibi, rüyalarımız gibi, şarkının adı o yüzden "sleep" sanırım... şimdi grup elemanlarının fotoğraflarına bakıyorum yani bu kadar çok güzel insanlar niye diyorum böyle çok rahatsız ( ama öte yandan da böyle çok yaratıcı ve çok mükemmel ) bir uykuya yatmış... parantez içinde sebebi de söylemiş oldum aslında... gybe genel olarak sözsüz bir müzik yapıyor ama bazı şarkılar içinde filmlerden alınmış monologlarla veya diyaloglarla karşılaşıyoruz ( bir sokak rahibinin kıyametle ilgili verdiği vaaz, rhode island'da bir benzin istasyonundaki anons ve fransızca şarkı söyleyen bir grup çocuğun sesleri) ve bu sözler müzikle öyle iç içe geçmiş ki birbirinden ayıramıyorsunuz, sanki ruhani bir atmosfer yaratıyor, bu da insanı daha deli eden bir şey, gy!be diyor ki, akıllığından uzaklaş biraz şöyle delir ki aklın başına gelsin... genel olarak sözsüz müzik yapıyorlar deyince aklıma albümlerinden birinin içinde ( slow riot for new zero kanada - ep' de) yer alan sözleri geldi onu da paylaşayım sizlerle:
"arkadaşlar! sessiz ordular kuralım ve onların cam gökdelenlerini yıkalım "


karanlık ayna, güçlü yüzler

şimdi diğer şarkıları neler söylüyor biraz da onları hikayeleştirmeye çalışayım, söyleyeceklerimi ben söylüyorum ama üzerime de alınmayacağım yargılayan olursa çünkü gy!be bana bunları söylüyor ben de size onları aktaracağım, o zaman başlasın hikayeler diyerek biraz gy!be' nin bizden istediği gibi bilinçaltlarımızı açalım artık diyorum, hazırsak eğer... ve static şarkısına geçiyorum, şimdi, bilinçaltlarımızda neler var ve kendi bilinçaltımıza baktığımızda ya da bir başkasının bilinçaltındakilerle karşılaştığımızda ya da biri bizi bilinçaltımızla yüzleştirmeye ittiğinde ya da tam tersi biz birine bunu yaptığımızda, bu neden çoğunlukla ürkütücü geliyor yani "çok rahatsız hissettim yahut çok rahatsız oldum ya da çok rahatsız ettim" diyoruz genellikle böyle zamanlarda ve genellikle neden uzaklaşma isteği duyuyoruz öyle insanlardan ya da uzaklaşılıyor işte bizden. bilinçaltımızda bizim irademiz dışında üreyen hayallerimiz ( fantezi demek daha doğru olur aslında ), katillerimiz, psikopatlarımız, sapıklarımız, işte ne bileyim bilumum toplumdan saklayıp sakındığımız yaratıklarımız yaşıyor.

kesin kuralları olan bir toplumda yaşadığımız için bilinçaltlarını gün ışığına çıkarıp bunlardan memnun bir şekilde yaşayanlar (somut anlamda kullanacağım) deli ya da sapık ya da katil ya da psikopat ve türevleriyle adlandırılıyor ve cezalandırılıyor... şimdi burada bir sağlıksızlık var demek ki, sorun sadece bilinçaltını ortaya çıkarmak mı yoksa bilinçaltında neler olduğunu bilip onu gün ışığıyla bilinçle barıştırabilmek mi... şarkının burasında yine diyaloglar giriyor ve fonda o hüzünlü keman sesi... tamamen bilinçaltıyla yaşanamaz, öyle olduğunda az önce sözünü ettiğim sağlıksızlık hali doğacaktır yoksa ve bu da kişinin kendisinden öte çevresindekilere de zarar vermesine neden olacaktır... o yüzden bilinçaltını görüp onu kabullenip bilincin katsayısını özgür bırakmak ve arttırmaktan yana olduğumu söyleyeyim tıpkı gy!be gibi... düşmanımızı iyi tanırsak onunla nasıl savaşacağımızı da biliriz... deliliklerimizi bilirsek onları sevebileceğimiz delilere dönüştürebiliriz... yani çöplerimiz var ya da karalamalarımız var diyelim ama onları dönüştüreceğiz evirip çevireceğiz ve mükemmel bir şeye dönüşecek sonra o çöpler ya da karalamalar, tıpkı gy!be' nin yaptığı gibi yapacağız tamam mı
: ) yani hem rahatsız ediyorsunuz hem de rahatsız etmiş olmaktan da rahatsızsınız, bir de hayatın boynuna keman sesi üflüyorsunuz bu yüzden...

şimdi okudunuz ya yazdıklarımı kimse üstlenmiyor mu içinde katillerin, sapıkların, psikopatların, faşistlerin ya da türevi hastalıklı ruhların olduğuna, gy!be dinlemelisiniz öyleyse, dinlemelisiniz ki size yüzyılların tarihini, psikolojisini anlatsın, dinlemelisiniz ki o büyük yalanlara edilen o büyük küfrü duyasınız, gy!be savaşların, cinayetlerin, kurbanların, psikopatların, sokakların, ülkelerin, dünyanın aklınıza gelebilecek ve hatta bilinçaltınıza sakladığınız için aklınıza gelmesine izin verilmeyecek nice hazin hikayesini anlatacak size... gy!be gerçeğin, o korkunç gerçeğin destanını sunuyor bizlere ve -blidness (körlük) filmini izleyenler daha iyi anlayacaktır şu söyleyeceğimi- her yeri öyle aydınlatıyor ki müzikleri, kafanızın içini ve dünyadaki diğer insanların kafalarının içini öyle net görüyorsunuz ki, her şeyin ve herkesin içinde taşıdığı o yalanı öyle derinden duyuyor ve anlıyorsunuz ki, tekrar kör olmak istiyorsunuz, tüm o tanımlar, kalıplar, kurallar ve duvarlar yerle bir oluyor ve bununla da kalmıyor. yaptıkları müzik çok uzun çünkü, çok çok uzun ve devam ediyor söylemeye, "kendinle yüzleştin diyor, biliyorum her şeyi yıktığımı sanıyorsun şu anda ama daha söylüyorum bak" diyor, "daha söyleyeceklerim var" diyor... yaptıkları müzik önce bu yıkım duygusunu yaşatıyor bize çünkü, insanoğlunun aslında ne kadar korkunç bir gücü taşıdığının farkındalar, insanın istediği zaman nasıl korkunç bir katil, nasıl korkunç bir düzenbaz, nasıl korkunç bir yalancı, nasıl korkunç bir yaratık olabileceğini görmüş ve bu gücün yaratıcılığının tüm bu korkunç şeylere değil de güzel korkunç şeylere neden olabileceğini anlamışlar...


bilinçaltı rahatsızlık örnekleri, paranoyak psikoloji



şimdi listedeki diğer şarkıları dinlemeye başlıyorum sırayla ve burda bir açıklama yapayım gy!be' nin şarkı süreleri 20 dakika ve üzeri zaman aralığında olduğu için ben biraz genel yaklaşımlardan söz etmek istiyorum, yani düşünün 20 dakika boyunca ne kadar çok birbirinden farklı duygu ve düşünce üretilebilir bu yüzden bana da yazık olmaması açısından : ) yazının geri kalanında yoğunlaştırılmış ve bilinen durumlardan bir sözcük seçkisi yapacağım gy!be' ye yaklaşabilmek için... geçiyorum şimdi bu rüya konusuna, rüyalarda aşk da var doğal olarak ve aşk bir yadsımadır ( ve tabi daha bir sürü şeydir tabi ama konumuz o değil şimdi ), evet elimize bir aşk olgusu alıyoruz şimdi ve bir insanın zihnine koyuyoruz onun yansımasını, şimdi bu olguya apaçık bakalım, ay gibi düşünün yani sadece aydınlık olan yüzünü değil de karanlık olan yüzünü de göreceğiz, rahat ettirdiği değil de rahatsız ettiği yanıyla da bakacağız yani.. hem herkesin de çok sevdiği bir kelimeyi seçtim örnek vermek için : )

şimdi diyelim ki bir sevgiliniz var ya da evlisiniz, öte yandan bir büyük kalabalığın içinde yaşıyorsunuz ve bu sırada bir sürü güzel insanla daha karşılaşıyorsunuz, öte taraftan bir inanç geliştirmişsiniz diyelim ki ben ona sadık kalacağım, sadık olacağım diyorsunuz ya da bunu kendiniz de demiyorsunuz da içinde yaşadığımız toplumsal yapı size bunu söyletiyor ya da bunların hiçbiri bir durum yok ortada siz hiç sadakat filan düşünmeden bir birliktelik yaşıyorsunuz bir insanla yani bunlardan herhangi biri bir durum var diyelim ki ve diyelim ki çok çok güzel bir şeyle karşılaşıldı -ve müzik azalıyor burada ve sonra yavaşça yeniden başlıyor sesler- o güzellik bir çekim yarattı bilinçaltınızda, şimdi burda bir bilinçsizlik durumu oluştu yani istemdışı bir rüya gelişti, bunu fark ettiniz ve yukarda söylediğim durumlardan herhangi birinin içinde olduğunuz için hemen ittiniz bu rüyayı kafanızdan, yasakladınız kendinize o rüyayı görmeyi, ya da bastırdınız o duyguyu diyelim, şimdi burda bir yalancılık söz konusu, o anı, o rüyayı gördünüz ama üç maymunu oynadınız kendinize, hani diyelim ki sevgiliniz de biraz ötenizde bulunuyor ve o anı o da farketti, o da üç maymunu oynadı, sizin bu yalan söyleme(me) olayını çok uzattığınızı düşünelim ve sevgiliniz de sizin oyununuza katılmaktan vazgeçti ve isyan ediyor ve size sizin yerinize bilinçaltınızda oluşan o anı fark ettiğini söylüyor, rahatsız olacaksınız, çünkü sizin görmek istemediğiniz bir şeyi getirip sizin gözünüze sokacak, yani yakalandınız. işte gy!be ' nin yaptığı tam olarak bu, bütün yalanlarınızı getirip kulağınıza sokuyor.

şimdi aynı örnekten devam edeyim yine o tür bir an yaşadınız ama sevgiliniz bu kez biraz ötenizde bulunmuyor yani sizi kimse seyretmiyor, ve fark ettiniz yine kafanızdaki düşmanı diyelim, burda bir sürü seçenek var, yine reddedebilirsiniz çünkü sizi bekleyen biri var biliyorsunuz, sahiplenebilirsiniz rüyanızı karşınızdakinin de o rüyaya katılma ihtimali olabilir, ama böyle olduğunda birini aldatmış olacaksınız ve kendinizden doğandan daha büyük bir yalan söyleme durumu çıkacak ortaya, gülüp geçebilirsiniz, düşünecek başka bir konu bulabilirsiniz ne bileyim kalkıp uzaklaşırsınız oradan ya da daha bir sürü şey, şimdi burda da doğru davrandığınızı sanıyorsunuz ama yine olmadı, çünkü gy!be vardı orada ve sizi izliyor, dinliyordu, haberiniz yoktu...

o rüyayı hemen görmek isteyenler, görmenin ötesini düşünemeyenler "aldatma" dediğimiz durumu yaşıyorlar, o rüyayı reddedenler, başka bir konu düşüneyim birazdan unuturum nasılsa diyenler büyük bir yalanın başlamasına neden oluyorlar, bastırılmış her duygu düşünce ürünü eninde sonunda başka bir şekilde kendini su yüzüne çıkartacak ve sonunda o küçük an kendinizi anlamak için ayırmadığınız o düşünme süresinden çok daha fazlasını alıp götürecek sizden, çünkü kendinizle yüzleşmeden bir reddetme durumu yaşıyorsunuz, bu da gerçek bir davranış olmamış oluyor... ve gy!be dinlerseniz bir gün siz de ilk örnektekiler kadar acı çekeceksiniz önce...

şimdi son duruma geçeyim, o rüyayı sadece görmekle kalmayıp onunla barışarak bilinçüstüne yükseltebilenler gy!beyi çok rahat dinliyorlar yani tamam ben bir rüya görüyorum ama uzun sürmeyecek bunun bilincindeyim, birazdan da sabah olacak, sabah olduğunda da yanında uyanmak istediğim kişiyle uyanmak istiyorum diyebilenler ne kendilerini ne de sevgililerini "aldatmamış" oluyorlar... burada müzik yeniden duyulmaya başladı, sanki türkçe bir şarkının müziğine benziyor, burda bilinçli bir rüya oluştu yani hem görürüm hem de uyanırım durumu... burada bir huzur var ve şarkının tonu aynı düzeyde sürüyor bir süre... bu yüzden bence, bilinçaltlarımız rahatsızlık verse de hatta bize çok acı verse de -burada artıp azalıyor müziğin tonu- onlara eğilip onları anlayıp onlarla yüzleşip -burada müziğin tonu çok yükseldi- onlarla barışıp daha sonra da mutlaka uykudan uyanmak gerekiyor, rüya seçilirse o rüya görülmeye devam eder ya da tamamen uyanırsınız bir başka rüya sürer, ama bunun bir bilinci olmuş olur, yani güzel olur, değilse bilinçli hale getirilmemiş hiçbir güzelliğin öteki sabaha güzellik olarak yol alabileceğini sanmıyorum, zaten bütün güzelliklerin hepsine birden sahip olmak isteyenler çirkinleşecektir ve o güzellikleri de çirkinleştirecektir gibi geliyor... bazen, "sen böyle güzelsin sen böyle kal" demeyi bilmek gerekiyor etrafımızdaki güzelliklere... bir de sen hiç gy!be dinledin mi diye sormalı : ) artık...


karanlık aynanın sırrı

şimdi ben genel bir konuyu anlatmak için bir rüyayı bir durumu örnek verdim, yani her şeyi ayrı ayrı konu etmek yerine birçok konuyu anlatmak için aralarından bir tek örnek seçtim, bu örneği sevmeyenler içine aşk koyduğum o bilincin-bilinçsizliğin yerine bir cinayeti ya da tecavüzü de koyabilirler ya da daha başka herhangi bir olguyu, yani gy!be' nin şarkıları niye mi uzun diyorum çünkü diyorum rüya boyunca hissedilebilecek tüm iç ritimleri tüm bilinçaltı hisleri bir arada verebilmek istiyor öte yandan insan ömrünün bir altmış yetmiş yıl olduğu düşünülürse bir şarkı ne kadar uzun olursa olsun bütün bir ömrün bilincini anlatmaya yetemeyeceğinden gy!be yoğunlaştırılmış koyu kıvamda bir müzikle çıkıyor karşımıza ve şunu da söylemek gerekirse yapabileceğinin en iyisini yapıyor...
şimdi konuyu anlatırken cümleleri biraz uzun tuttuğum için kısa cümlelerle bir özet yapalım. yazımızın başlığından da anlayacağınız gibi gy!be bilinçli bir bilinçsizliği ya da bilincin bilinçsizliğini getiriyor bize... yoğunlaştırılmış, koyu kıvamda bir müzik yapıyor... şarkılarının içinde aklınıza gelebilecek tüm insani duygu ve duygusuzlukları taşıyor... katilleri, kurbanları, psikopatları, tecavüzü, işkenceyi, ölümü, ölümsüzlüğü, serserileri, aşıkları, sokakları, evleri, savaşları, barışları, uykuları, uykusuzlukları, ne bileyim daha böyle bir sürü şeyi bir sürü korkunç ve korkunç derecede güzel şeyi bir arada duyuruyor ve bu yüzden gy!beyi ancak bu tür şarkıları dinleyebilecek güce sahipseniz dinleyebiliyorsunuz... unutmadan söyleyeyim, gy!be' nin yaptığı müzik hiçbir tanıma sığdırılamadığı için bir sürü tanım yapmaya çalışmışlar en çok kabullenilen yaklaşım gy!be'nin post-rock icra ettiği yönünde, ben de kendimce biraz da olsa gy!be' ye yaklaştığım için bir tanımlama yapmaya çalışırsam, gy!be rock'un postunu yere sermiş ve o postun üzerinde ayakta uykuya yatmış bir gruptur diyebilirim..
bu yazıda size bir sürü sır verdim, işte gy!be' de bunu yapıyor, müzik yazısı, gy!be yazısı dedim ya, gy!be yukarda söylediklerimin tümünü ve çok çok daha fazlasını söylüyor bize... o yüzden müziklerinde çok çok büyük huzursuzlukların yanında çok çok büyük bir huzuru da hissediyoruz, çok çok büyük katliamların yanında çok çok güzel canlılar arasında da dolaşıyoruz, bu yüzden o çok güzel yüzlü insanlardan böyle çok rahatsız edici duygular da yayılabiliyor, bu yüzden sanat diye bir şey var, bu yüzden deliler var, akıllılar biraz daha rüyalarının ya da kabuslarının nedenini anlasın diye onlar deliriyor ama anlayan yok o başka, nasıl delirmişsin gy!be, iyi ki delirmişsin, seviyorum seni böyle, her zaman dinleyemesem de baktım ki bilinçaltımdan kaçmaya başladım yine dışarısı yüzünden, baktım ki gene dolaşmışım tellere, yalanlara, dönüp seni dinleyeceğim ki hatırlat bana gerçeği... gy!be dinlemenizi ama özellikle böyle zamanlarınızda dinlemenizi öneriyorum.. ve akıllı biri şöyle bir söz etmiş bir zamanlar s. m. power diye bir adam bu ve "rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır" demiş... ben de şunu ilave edeyim ki baktınız ki gereğinden fazla süre uyanık kaldınız, gereğinden fazla süre uyanık bırakıldınız, bol bol uyuyup rüya görün ama uyanma evresinde de gy!be dinleyin ki tekrar uyanabilesiniz... işte, ben de öyle diyorum... hazırsanız uyanın diyor gy!be ama eğer gerçekten hazırsanız, bu uzun korkunç gerçek uykuya, bu uzun korkunç gerçek üşümeye ve bu uzun korkunç güzel güçlenmeye de hazır olun çünkü gerçekten uyanmak için bu uzun korkunç gerçek uykuya ihtiyacınız var... çünkü uzun korkunç gerçek güzellikler ancak böyle uzun korkunç gerçek uykulardan doğacak diyor... ve daha neler diyor neler ama bu gece benden bu kadar... bir dahaki sabaha kadar iyi sleepler ve bol bol east hastingsler diliyorum size...

Hiç yorum yok: