Fotoğraf: Sezen Yalçınkaya

los lunes al sol



Kendi ellerimle sıktım boğazını uykunun
Bin gecesinde sarhoştum masalımın. Sarhoştu binbirinci gecesinde
Rüyalarım.
Ben ki severken tüm o babalarını minik elli yüzü kirli çocukların
Pembe ayakkabılarını sevdiğim gibi
Bir kadının orospu tarafı yapıştı kaldı gecelerime
Ben ki severken tüm o martıları balonların
Bile esaretine katlanamayıp göğe salan kadınları sevdiğim gibi
Bir yanım tutuldu kaldı basıp titrettiğin yerde.
Sakızlı asfaltına akarken diz kapağımdaki kan sokağımızın
Ben hep karşı kaldırıma yeni yapılan binanın
Kumundan pastalarını sevdim kendi yaptığım
Yüzünü bana çevirip bakan ihtiyar balıkçıyı sevdim
Sırf ay’ı sevdiği için denize yansıyan
Tren saatlerini bilmediğim, haydarpaşaya hiç gitmediğim
Günleri sevdim en çok hayatımda
Halının motiflerinde rüyalar görürken başım eğik
Babamın tokadını sevdim ensemde,herşeye rağmen.
Toz kokan kedi kokan sarhoşluktu en masumundan ellerimde
Ama yine de bir katilin vicdanı işgalde şimdi,kalbimde.
Kocaman bir kırmızılık patlarcasına üstüne denizin,
Ve sabahın ayazında altın saklanmışken marmaranın dibine
Ben hep,o kimsenin olmadığı yorgun kaldırımları sevdim.
Ağzında sigara,çekirdek kaplarını toplayan çöpçüleri,
Ara sokakta yolun ortasında kusan kızın kolunu bırakmayan sevgilisini
Elindeki su şişesini
Ben hep,ayaktakileri sevdim
Ama yine de…en keşinden yollara bölündü
Gözlerim göremedi gördüğüm
De sen yoktun.duyduğum bir ezandı kaldırıma oturmuşken,biraz üşüyorken, son sigarayı içerken
Ben hep son sigaramı sevdim aslında.
Ama korkunç bir sevdayla.aslı olmayan.aslolmayan.
Ama yine de en yüzsüzünden bir asilikti benimkisi.

İşte budur sebebi,modada oturup küfredişimin denize.
Sebebi budur işte,sevmeyişimin belediye otobüsleri kadar
Kalabalıkken bedenim,tek başıma hissedişimi.

Ben çocukken…iyiydim.

los lunes al sol
das weisse band

Hiç yorum yok: