emanet gölgelerden 
 payıma düşen kabalığı emiyorum
 sen,sayıları gezdiriyorsun 
 parmaklarımda
 aynadan silerken gölgeni.
 peşimden geliyorsun,yorarak beni
 yorumlayarak,
 rüyamdan aynaya sıçrayanları.
 
 yokuşa sürülenleri izliyorum aynalardan
 kağıtlara tuhaf şekiller verip
 denize dökenleri,
 çingene nefesleriyle tükenen
 evlerden eksik yanlarını toplayan
 dağınık adamları,kadınları
 
 sen dolaplar yapıyorsun aynalı
 üçgen,altıgen
 aklından nasıl geçerse insanlar
 ona göre yapıyorsun dolapların aynalarını
 su birikintileriyle elbiseleri ıslanan
 ve hala gemi sürükleyen kaptanı,
 kışı ezen çizmeleriyle bekçiyi.
 
 istemeden tükenmeyi,
 bir şeyleri özlemekten,
 gemileri onarmaktan
 bekçileri çağırmaktan tükeniyor insanlar.
 çocuklarsa her zaman aynı;
 aynalara işaret koyarak 
 belli etmiyorlar yerlerini
 saklambaç oynayarak körebeden kaçarken 
 belli olmuyor çocuklar.
 
 yokuşu görüyorum ve 
 yokuştan kaçanları
 topraktan bir şeyler alıp
 toprağa satanları,
 hayat şekillerini gölgelendiren
 saklayarak izleyen oyuncakları
 hafızalarını aynalarda unutup
 karıncalardan yol soranları...........
Emine Yalçın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder