Fotoğraf: Sezen Yalçınkaya

Kelebek

Her türlü ve biçimdeki içi siyah göz göz odacıkları olan tüm kelebek kanatlarını daha özgür olsunlar diye yani bu gördüğüm tüm kelebekleri özenli bir biçimde daha önce hiçbir şeyi bu kadar detaylı düşünmediğimden olsa bedenleri ortaya çıkacak şekilde tutup keserdim. Tamam kabul ediyorum fevri bir hareket diyelim ama ben neyim ki varoluşu yeniden şekillendireyim?



Görüntüler sesler var. ellerinde son kozları daha henüz kimse sürmedi ancak kanırtıyorlar yinede yüksek hayat yapıcıları. Profesyonel kumarbazlar Ya da üç liraya zar atan romantik hayalperestler. Bu da Bir şey demek değil biliyorum. Bağlantı kurulan noktalarda sıralanıyor özne nesne nesne özne sonra yine aynı diyalektik. daha az acı çekmek Ya da daha güzel biraz biçimsel biraz keskin olsun da istemem. Çünkü nasıl başladığımı tam olarak bilmiyorum neresinden tutsaydım da ama biraz da şans ister değil mi elimde kalmasaydı. Bu odaya bu kadar anne bu kadar götü boklu ihtiyarı ve bu kadar genci kim topladı. Ben görmek istemiyorum bu leş kokan görüntüyü zorunda değilim ama seviyor ve kalplerini özümseyebiliyorum. Önce an. Tamam sonu yok bunun. Anı değil yanlış anladık bu geçmiş yaşansaydı “gerçek”ten böyle olmazdı.bir adım ben beklerim sessizlik sonra gelen ziyaretçiler. Öyküler katlanma gücüne iyi gelir ve dayanıklılığı arttırır.melankoliyi sevmem çok aptal işidir “gerçek” böyle yorumlanamazdır.modern psikiyatriye inanıyorum ancak eksik kalan çok yönü var.bazı şeyler nedensizdir ve imkansızlığın vücut bulduğu bu nokta sanki kulağıma zayıf bir ıslıkmış gibi geliyor. Melankoliyi sevmem ancak gerçeküstücülük mühimdir. Gün boyu yaşamdan görüntü ve sesler tamam kabul bunlar gece niye uykuyu destekler?tamam bir terslik yok burada da.tüm büyük ihtiyaç ve gereksinmeler karşılanmayınca mı doğuyor uzaklara gitme isteği. Konular ve hikayelerin artık bir önemi yok. Geçmişe bakmayın orası orda. Dildir sadece kurgulayandır artık yapı bozumu ile bağ bozumu zamanıdır.bu akıl sanki en çok ondan uzak durmaya çalışan gözünde yaş kalmamış mihazsız yarı suskun isteksiz konuşkanları tehdit eder. Tamam buna da kabul herkesin çok derdi var üstlerine gitmeyelim. Yeme ve kusma artık bir gereksinimse benim aklım ilk baş ikiye sona üçe ve dörde böldü tüm varoluş kategorileridir bunlar aslında. Önce çirkinler ve zayıflar ölür. Başarılar başarısızlıklar kim neyle başa çıkıyor ironik. Tablonun bu kendiliğinden olan içinde barındırdığı koyu sarı mavi ve gri renkleri gibi sanki tüm cevapları barındırıyor sırıtıyor gölgesinde saklı yinede. Sizi bir yere götürmem daha önce çok gittiniz bence. Arka plan daha kontrast orası köpeklerin görebildiği bir yer siyah Ya da beyaz keskin dişleri ve çarkları olan birbirine geçmiş ve birbirinden ayrı bir o kadar yine de. Sizi bir yere götürmezler çünkü ama ve belki ile başlayan cümleler olmasaydı.



Bu hayat yaşanılan tüm alanları ve biçimleri dahil hepsi; bir ahlak ve ego probleminden başka Bir şey değildir. Bunu ben uydurdum söyledim ve oldu. Belleğim akrep soğukluğunda hissediyorum nefes alışverişime ihtiyaç duyuyor genelde. Sizi bir yere götürmem ama oyala bakalım tuzak değil bu. Et ve düş. Kendi türümün yoksunluğu savurganlığı ve boşluğu benim bahanem nedenim yok basite de indirgemiyorum. Bütün sorun sanırım benimle birlikte kim yaşıyordu? Her şey bariz ortada mı yoksa kendime acı mı yaratıyorum.kimi zaman evet kimi zaman hayır bunun yanıtı. İşittiğim bu yanılmıyorum umarım. Tadı yok et ve düş. Belki ölünce anlayacağız her şeyi belki de hiçbir şey anlamayacağız. Çağırıyorum onu bakıyorum dul kadın aşkı gibi çaresiz gelmeye niyeti yok gibi. Seçilmişiz varız derken uzun uzun tartışılıyor var olduğumuz için mi düşünüyoruz düşündüğümüz için mi varız?atın bunları çöpe .herkesi yine topladılar bir yere konuşmanın gereksizliğini anlattılar. Akıl diye us diye yaşamdan pay biçecek birilerini oralara götürecek hediyeler verdiler yaşam payı verdiler. Doğduğum yerdeki balıkçı diyordu; bir ayakkabıdan bir de kadından anlarım diye. Ben kadere inanmıyorum çünkü varım. Ben kadere inanıyorum çünkü öleceğim. Aslında gerçekten kimse üzülsün istemezdim ve bu sözcükler olmasa hepimiz şimdi ölürdük. Bazıları erken ölürmüş her ölüm erken ölüm değilmiş. özne nesne özne nesne sıralanıyor yine. Ben bir dünya yaratmaya çalışmam artık. Bir kadın görüntüsü uzaktan tamam bu sefer.yaratmak yıkmak bir yere gitmiyorum kimse bilmiyor uzalıp kısalmıyoruz. O kadın kendini özel zannetti ve haklıydı. Benden uzakta iyiydi. Ya daha kötüye ya daha iyiye gitsin yok gitmiyorum kendimi gerçekle yeniliyor yanılıyorum. Omuzlarımı ayaklarıma indiriyorum. Üç sene önce hiçbir şeyi dayanak almadan yıkıp kasıp kavurduğum tüm değerler şimdi bana can veriyor.kendimizi önemsemeseydik belki bu kadar düşünmezdim. Yıktıklarını yapmak gibi tuhaf bir amacım var görmek istiyorum olanı gözüm biraz kapalı bir terslik var bunda. Aktarıyorum nedenini yitirmekten korktuğum bu duygudan öte bilmekten korktuğum neden-sonuçtan öte hissedemediğim bir duygu bile değil tam olarak. Sadece bir neden söylenemeyen içi boşaldığında dolamayan ama gidip gelen tavan zemin arasında olabilir biraz sıkışmış bir neden.nasıl başladığımı bilmiyorum varoluş defosu biraz kulaktan dolma söylenenleri arşivledim. Arzu güç ve iktidar. Paha biçilmez ama pay biçilebilir adlarına onların küçük yaşam pastalarına. Yakından uzaktan alakalı olabilmeli ve mutsuzluk dinginliği getirmeliydi.sevgi bir ihtiyaç yok olmadı hedefe giden yolda bir amaç. Çoğu mit bunların bir kısmı efsane. Gerçekler zamanla anlaşılır dedi sonra da durdu gerçekle işimiz yok aslolan hakikattir dedi.



Beni henüz tanımayan dünyadaki tüm ötekiler an demiştim ya şimdi kendilerine bir şeyler fısıldayıp gittiler ıssız yerlere dağlara fiyordlara vadi aralarına sızdılar. Güçlü zannedebilirdiniz ama çelimsizlerdi. Yüreklerinde birikenleri duymasınlar diye kısa küçük adımlardı aslında hepsi yalnızlık telaşındandı ve zaten yoktu.



İnsanlara sadece yalnız olduklarında bak ve bu sözcükler olmasa hepimiz ölürdük!


Nem

Hiç yorum yok: