Fotoğraf: Sezen Yalçınkaya

belki de henüz hiçbir şey yazılmadı yeryüzünde



...ve bizler ...hep bizler...bize benzeyenler...bizler nasılsın sorusuna bile genel geçer bir iyiyim diyemeyen insanlar bütünüyüz...beynimiz bize gebe...biz beynimize gebe..ama bir gece alsak onu yesek nasıl hissederiz...çok mu zor gelir ki..sonra onu kussak..içimizden atsak ..o da mı zor ki...nasılsına verilebilecek bir iyiyim der çoğun insan...yap-boz..yap-bozlarda der iyiyim bütünlendim oh ne güzel diye...ah ama bizler ama bizler çok düşündük ..çokça gece ,geceyi yaktık bir sabaha...sabahlar zaten hiç bizim olmadı bunu da bildik ama yine de eski bir sekans gibi geceye yakıştık ve de gecede sevdik...kıpırtısız...sessizce sabahları karşıladık..daha ne olsun ki derler onlar..şükredin falan derler kesin...yok ama öyle değil ...değil o da değil dedik...gündüzleri o karmaşada o kadar çok ses vardı ki susabildik sadece..onlar konuştu biz sustuk onlar konuştu biz sustuk..ama gece olunca öyle bir hale geldik ve öyle bir hal alıyordu ki bu hal....herkes şaşkınlıklarından küçük dilini yutmuş bir şekilde susuyordu..gece biliyorduk ki güzel…ve onlar susuyordu biz konuşuyorduk,onlar susuyordu biz konuşuyorduk..!insan hiçbir zaman olmaz...oldum dersin ama olmaz..sonsuz kıpırtılı bu yaşam.dipsiz bir devinim..ama kimse durmaz ...kim durmuş ki..son yok ….kimse ve de hiçbir şey için yok...dönüşeceğiz bugün yok oluşa yarın kelebeğe belki de..acı var ama zor bir acı var...kozasından çıkarken kelebek kim bilir nice acılar çekiyor ama sonunda kelebeğe dönüşüyor ...o yüzden telaşlıdır bütün kelebekler…ondan böyle tüm gücüyle uçuşuyor..çiçekten çiçeğe konuyor..çünkü biliyor çokça acı çekti ve de yine biliyor çok az zamanı var...çok az zamanın var !

bilmemek iyi değil mi...bilince hiçbir şey iyi olmuyor...bilince ağırlaşıyoruz çünkü...bir başak gibi boynumuzu büküyoruz...kussak çıkar mı...ama genzimizde kalıyor..bırakmıyorlar ki adamakıllı kusalım geceye...yol gitsin bir gece..kendi yoluna git gece !...pencereme durmuş bakmaktaydım...severdim de gözlerini bir noktaya çevirip uzunca bir süre bakan insanları...şu "hızlı" dünyada bir tutam nefes gibi gelmişti bana...severim öyle insanları hüzünlüdür çoğu..hüzünden bakakalmışlardır...görsen çoğu ayrı bir resim zarafetindedir...benim odamın penceresi de benim tek nefes alış yerim gibi...dışarısını görmüyorum sadece ufaktan ışık sızıyor içeri...hangisi gerçek hangisi gerçekdışı birbirine karışıyor böyle zamanlarda...hayır sanki gerçeği bilsem seçeceğim onu...yine seçmeyeceğim...benim duyumsadıklarım rengarenk ..siyah gibi...yüzümü boyayıp dışarı çıksam bu gerçek olabilir mi diye düşünmüştüm bir gün...sanırım gülerlerdi ...ya da "deli" derlerdi...onların gerçekliği alışkanlıkları..benim değil...delilik bir aydınlamadır...!



Murat Uyanık

Hiç yorum yok: