Fotoğraf: Sezen Yalçınkaya

İZ

"orada!" dedi.
gölgelerin, dağların eteklerinde karanlığa gömdüğü yerleri işaret ediyordu eli
"oradan akan sularda yıkanırdı... ve nemli yüzüne vuran rüzgar, titretirdi dişlerini. suda, tesadüfen tenine değen balıklar bile saçlarından daha
sakin dönemezdi dip sularda. ışık, gözlerinde yansırdı, ayak bastığı kumlar sanki uzayda süzülürmüş gibi düşerken."
ve gözlerini ırmak sesinin geldiği vadiye doğru çevirdi
"güzeldi... dudaklarından suya dönerken, sudan sıçrayan damlaların güneşe kavuşan kolları ahenk içinde olurdu. sesi, akarsularda yankılanır,
doğanın bilinmeyen bahçelerinde gizlenen gözler dahi aydınlığı arardı öylece..."
ellerini açıp, olmayan birisine seslenirmiş gibi eğildi
"hep bir melodi vardı kulaklarında, mırıldanırdı onu. düşlerinin sesini anlatırdı yosunlara ve taşların altında yaşayanlara. ormanın, etrafı
böğürtlen kaplı patikalarında koşarken dalların üstünden zıplar, ağaçlarda uyuyanların huzurunu bozmazdı."
sonra yine gölgelere dönüp, göz kapaklarını yavaşça kırptı
"güzeldi... bir yıldız kayarken, gökyüzünde bıraktığı aydınlık iz kadar güzeldi."


Ahmet Özcan

Hiç yorum yok: