Fotoğraf: Sezen Yalçınkaya

üstüme yürüme...gölgem tecavüze uğruyor

daha iyisini de yapabilirdim diyorum bazen...ama kimsenin zaman makinesi yok ki ...daha iyisini istemekle değil ...daha iyi yaşama kaygısı hiç değil...hani o hayattaki sıralamalardan da değil..ama bizzati yaşamanın kendisi iyi olabilirdi...ama diyorum nereden çıkıyor onca cümle..zihnim sevişiyor benle...fazlaca da gösterişli...ve de cesur...sen kırmızı ruj sürmüşsün gibi dudaklarına..,karşımda belirsen bu kadar güçlüsün derdim,altında ezilmiyorsun ...o yüzden kırmızı ...ama biliyorsun yine de bir keder var...ama senin dudaklarında bir hüner...ve ellerinde ritmik sesler...sanki evreni çınlatıyor !
delisin sen sana bunu daha önce söyleyen oldu mu bilmiyorum...aklın nerede kalmış da bu ürkek yalnızlığını bastırmış ve hepsini yok ederek içinde ,kendi lav kızgınlığını yaratmış...delisin sen bunu sana daha önce söyleyen oldu mu bilmiyorum ..ama ne fark eder ki kovayı doldurmuşsun ağzına kadar ve suratını içine gömmüşsün…ah senin kırmızı rujun akacak…rujun kovadaki suyun hacmiyle doğru orantıda kırmızılaşacak..ah yapma bunu ..ki ne güzel de yakışmıştı dudaklarına kırmızı..kanla karışık şimdi kova..hangisi daha baskın…akan kanın mı …yoksa kırmızı rujun mu…. tanıksın işte yüzüne..ki hala aynaları kırıyor çelik bakışların...delisin sen şu evrende ad sanı konmamış herhangi bir toprak parçasını içine alacak düzeyde ve onunla yeniden sezeryanla doğacak ve de o ilk doğumla yeni evrenin ilk nefes alışçısı olma şerefine nail olacak bir deli..delisin sen sana bunu daha önce söyleyen oldu mu bilmiyorum...!

Hiç yorum yok: