Fotoğraf: Sezen Yalçınkaya

Pırıl pırıl bir boşluk...


Sonra çok sonra benden önce tüm gidenleri bir çırpıda görebileceğim bir uzaklıktan baktım..hepsine ilk okun kıvrımı gibi ateşle karşılık verdim…hepsi bizden geriye kalanlardı işte…sonra çok sonra bende anılar biriktirir oldum…çünkü sığamaz bir biçimde gölgeler damlıyordu bavullarımdan…daha ne kadar saklayabilirdim ki ve de onlar daha ne kadar saklanabilirlerdi…bilemiyordum çünkü kesif bir koku yayılıyordu çünkü en ince ayrıntısına kadar o tepede öylece bekleşebilirdim…öyle de yaptım…en sabırlı,en titiz halimle bekledim…tüm o sarmal geçişler gibi ..tüm o siber ağlarla donatılmış hayatlarımız gibi..tüm o bilinçsiz bir bilincin ince akışı gibi bekledim…gelenler benden sandılar …gelenler bu koku benden dediler…onlara gülüp geçtim…onlara açıklamayamazdım…açıklanamaz olgularım vardı benim…biliyorlardı tüm bunları ama yine de işte inceden bir umut yapışır ya insanın yüzüne onlar da öyle yaptılar…çünkü son umutlarıydım onların…son istemsiz hayatları bendim neden yanımda durmasınlardı ki…durdularda…dura dura durağan bir öğle yemeğinde en tatsız yemekleri yediler tarafımdan hazırlanmış olan…çorbalar ılıktı…sütler ılık…ara sıcaklar da bile bir isyan…ana yemek çoktan diskalifiye edilmişti bile..buna rağmen yüzlerindeki o pis mutluluk halini bozmadılar…bozamadılar nasıl bozsunlar ki…ben onların sonra çok sonrasıydım…hani ne mutlu ne sıcak bir bekleyiş birisinin senin için sonra çok sonra olması…ileride bekleşen bir şeyler var …geçmişe hem de geleceğe inatla tüküren ve de yine hınca hınç topraktan inatla çıkan kış solucanları gibi bile değil…bekleştiler…biliyordum çünkü hepsi yanıbaşımda,benim büyük  hareli ceviz soluyan masamda yaşandı…sonra çok sonra olmamı ne de çok sevenlerin kurduğu bir dernek…hepsini eninden ve de boyundan öpebilirdim…ilk aşk gibi kucaklaya kucaklaya o ilk devinime hazır ve de nazır bir bakışla umut saçabilirdim…ama yapmadım,yapamazdım da…ağrıyan ve de gölgeler bulanan bavullarımdan bahsetmiştim size …nasıl olsundu ki…olmadı da…biliyordum sonra çok sonra olabilecekken hepsini öldürdüm …kucaklamak ve de öldürmek çok yakışıklıydı ondan dedim bunun adı böyle…kucakla ve de yakıştır …yakıştır ve de öldür…kanat ve de yine o melek kanatlarını giydir kollarına…kollarında ölüme yakışan kanlı kanatlar…kollarında inceden sızan tüy gibi hafif, gece gibi derin kanat boşlukları…evet evet boşluk demişlerdi ilkin adıma…hiç sevmemiştim .…nasıl sevsem ah nasıl sevsem diye düşünmüştüm on gece üst üste ..sonra bana bir ışık verdiler….dediler boşluğun bu ışıkla büyür …sen her gece o ışığı boşluğa daldır…boşluğuna daldır gerisi gelir sonra o boşluktan solucanlar çıkar seni büyütür ışık da seninle o boşlukta sevişir dediler…bende öyle yaptım …26.gecenin sonunda denilen oldu ve de boşluğumdan solucanlar tüm güçleriyle doğdular..ve de benim adım benimle boşluk kaldı…boşluk adım gibi oldu…boşluk elimin gölgesi…o büyük yaratıcı gibi beni, benimle baştan yarattı…tüm yaratılanların en ürküncü ve de yeni bir doğuma bile şaşkın gölge kokan bavulların sahibi…evet boşluk dediler benim adıma ve de ondan sonra tüm apartmanlar kendi boşluğunu keşfetti…görenler yine benden bildiler…tapınasıcalar…tapınmayın durun demeye kalmadan kendilerini yüksek bir aşkla ona karşı raks ederken buldular…sevinçli bir öğleden sonrası yemeği yenide nüfuz etti ..ama beni masam olmadan hem de bensiz…düşünebiliyor musunuz bensiz…çok kızdım….çokça korktum…bavullarımda hala kanlı gölgeler vardı…biliyordum bitirecektim …biliyordum bensiz hiçbir işe yaramazdı o apartman boşlukları…bensiz gölgelerini bile taşıyamaz,merdivenlerinden aka aka durulmazdı gölgeyle karışık ruhları….her kapıyı çaldım…her açana benim adım boşluk unuttunuz mu beni dedim…beni görenler ilkin ruhsuz ve de kıpırtısız baktılar yüzüme sonra sonra hatırladılar…ama yüzleri ekşidi hepsinin…elimde bahara ait taze tomurcuklar ve de iyi öğleden sonrası yemekleri bile olsa  yine de sevmeyeceklerdi  beni artık…o an anladım…o an, sonra çok sonra oldum yine..içimdeki boşluk gitmişti…adım boşluktan, yine sonra çok sonra dönüşmüştü…biline biline bilinmeyeni oynadım…içimde ne varsa her şey gitmişti…asıl boşluk bu muydu…bunu mu sevdiler …o zaman neden adımı boşluk koydunuz,neden adımı bununla özdeş kıldınız dediğim gecelerin sayısını unuttum…tüm bavullarımı boşalttım yere bir sürü kanlı gölge düştü..bir sürü gölge adımı haykırıyordu..kahkahalarını duyabiliyordum…benimle alay ediyorlar,elleriyle gözleriyle her şeyleriyle üstüme geliyorlar,duvarlara sıkıştırıyorlardı beni…bavullarımı alıp apartman boşluğuna kaçtım…apartman boşluğu gözlerini açtı….uykudan uyanmış gibi gözlerini kırpıştırdı…bana  “sonra çok sonra, adını geri al” dedi…sonra gözlerini tekrar kapattı…bağırdım aç gözlerini ne olur aç nasıl ama nasıl olacak dediysem de açmadı…tüm duvarlarını elimle yokladım…herhangi bir kapakçık,herhangi bir kıpırtı aradıysam da nafile düştü çabam…sonra çok sonraydım hala…ama yine o boşluk olmalıydım…bavullarımı korka korka açtım…içinden hiçbir gölge çıkmadı…sevindim…tam geri kapatacakken birisinde bir silah gözüme ilişti…silah,düşünebiliyor musunuz bir silah…ürkekçe ama yine de kendimden emin o soğuk makinayı elime aldım…kullanmasını bilmiyordum ama ne gerek vardı…hem nasılsa ben hala sonra çok sonraydım….bilmem gerekmezdi..adımın yanına iliştirebilirdim bunu…adımın aynısı gibi soğuk bir makine oluverirdim…altı kurşun saydım…altı kurşunla tüm onları öğleden sonrası yemeğine çıkarabilirdim…öyle de yapacaktım…biliyordum bu bir oyundu…biliyordum çünkü adımı geri alabileceğimi inceden sezmiştim…tüm kapıları tek tek çaldım ve de her açanı o boşlukla tanıştırdım…5.kişide boşluğumu bana geri verince tamamlandım…artık sonra çok sonra değildim…yine boşluk olmuştum..hem de yeni pırıl pırıl bir boşluk…merdivenlerden gölgeler akıyordu…merdivenlerden gölgeler sızıyordu…ayaklarımın altından inceden aka aka ilerliyor, beni yeni bir doğuma hazırlıyorlardı…tüm bavullarımı doldurdum ve de apartman boşluğuna veda edip kendimi asıl olana ya da asıl olmayana ya da adına her ne deniliyorsa oraya attım…asıl geceyle ilk o zaman tanıştım…asıl geceyle ilk o zaman konuştum…15.günün sonunda bana  “adını geri almışsın boşluk” dedi..sığındığım gece adımı söyledi…içim ışıdı...içimde yine bahara ait taze tomurcuklar yeşerdi…tüm o gölgelerim olsa onlar bile sevinirdi buna biliyorum ama onları geceye vermiştim…karşılığında da o bana adımı söyledi işte…biliyorum hepsi benim içindi..yaşamaları benim için…ve de o bavulların içinde gölgeler adım için…o boşluk için…pırıl pırıl bir boşluk içindi…


Hiç yorum yok: