Fotoğraf: Sezen Yalçınkaya

bir çöpçünün güncesi…




insanlık, tarih boyunca belki hiçbir zaman, böyle cahil bir devir geçirmedi. bilmediğinin farkındaydı hep, konuşmayı pek sevmezdi. aydınlığı, susmasını bilmesindeydi. ancak; bilmediğini unuttu. uzattı cümleyi, neyle ilgili konuştuğunu bilemedi. bilgi var, yok değil de; bilgiyi saymayan… o kadar bilgisiz!.. üstelik insan…

birkaç adam gibi adam var ama; onlar da sarhoş, içiyorlar. dünyaları yok içmenin dışında. alkole yutturdukları ömürlerini geri içmenin derdinde her biri; bütün pisliğiyle kendi hayatlarını, kendi sıçtıklarını geri yutmanın peşindeler. yutup kusmaktan, sonra geri yutup yine kusmaktan usanmıyorlar. bütün hayatları yutup ölecekler bir gün, sokaklarda, diplerde. pişman olmayacaklar; kaybolmuş ömürleri. bütün sıçanları uyutup sıçacaklar bir gün çöplükte. kaybolacak biriktirdikleri şişeleri deliklerde, çok yolları var denizlerde.


ölmenin son yudumu

varoşta bir pislik;
sıçanlar, deliklerde.
çöplükte bir parazit,
leşçil böcek, cesetlerde.

sahilde tüm kaptanlar,
şişe deliklerinde,
denizle paylaşamaz
son damlayı, diplerde.

deniz vurur son dalgayı,
ayyaş çeker son damlayı,
ölümle paylaşamaz,
son şişeyi çöplerde,
ölmeyi paylaşamaz,
son yudumu diplerde.

boşver bu edebiyatı, ben hayattayım işte.
pervaneler düşüyor ağaçlardan;
yaşamaya değer izlemek bile.

yaprakların kıpraşması değil, onların dansı.
görmek… müzik midir rüzgâr bile?
ve bir kalem, bir parça kâğıt… yaşamak işte yazmak böyle.
yazmak, görmek, düşünmek.
yeter sevişmeye görmek.
izlemenin felsefesi; zira görmenin işleyişi… sıkı ve devamlı görme…
yazarken görmek; gördüğünden yazmak.
yazmak, hayat; görmek, yaşamak.
yazmak, görmek…

                                                 
 
Mustafa Burak Yoldaş(yedekçingene)




Hiç yorum yok: